Rusya Devlet Başkanı’nın açıkladığı “kısmi” seferberlik, Rus vatandaşlarının hayatını önemli ölçüde değiştirecek. Tabii ki, sadece Rus ordusunun saflarına katılacak olanların değil, milyonlarca insanın daha. Diktatöre müsamaha göstermelerinin ödülünü alacaklar.

Bugünlerde pek çok insan Putin’in 8 Mart’ta askere alınanların “özel  askeri operasyon” kapsamında Ukrayna topraklarına gönderilmeyeceğine dair güvence verdiği tebrik mesajını anıyor. Sadece altı ayda durum çarpıcı bir şekilde değişti: Putin/Şoygu ikilisi 50.000’den fazla askerinin  hayatını kaybettiği gerçeğini kabul etmemesine rağmen seferberlik ilan etti. Mobilize edilenlerin sayısında da bir netlik yok. Şoygu’ya göre 300.000 DW’ye göre ise 1,2 milyon. 

Seferberlik kararı (Rus kanunlarında kısmi seferberlik diye bir uygulama öngörülmemiş olmasına rağmen seferberlikten kaçanlar devlete karşı sorumludur) on binlerce erkeğin Rusya dışına kaçmasına neden oldu. Rus erkekleri özellikle 2008’de işgal ettikleri Gürcistan’a kaçıyorlar. Siyasi filozof Volodymyr Yermolenko haklı olarak Rusların, saldırıya uğradığında değil, başkalarına saldırdıklarında devletinin sınırlarını terk eden dünyadaki ilk ulus haline geldiğini belirtti. Dağıstan’da meydana gelen seferberlik karşıtı protestolar, Kadırov’un Çeçenistan’da seferberliğin gerçekleşmeyeceğini açıklaması, seferberliğin Rusya Federasyonu’nda yarattığı iç  sorunların sadece birkaçı. 

21 Eylül’de yayınlanan televizyon konuşmasında Putin, yalnızca “özel operasyonun hedeflerinin değişmezliğini” değil, aynı zamanda “Batı’ya nükleer şantajını” da ilan etti ve Batı’yı Ukrayna’yı Rusya topraklarında savaşa zorlamakla suçladı. Burada, NATO’nun Ukrayna topraklarında Rusya’ya karşı savaştığını iddia eden Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergei Şoygu’nun konuşmasını hatırlayabiliriz. Ancak Putin’in Ukrayna topraklarının herhangi bir işgalinin söz konusu olmadığına dair güvence verdiği 24 Şubat 2022’deki konuşmasını hatırlamak daha da ilginç olacak. 

Eylül ayının sonlarında Rusya işbirlikçilerinin yardımıyla Ukrayna’nın işgal altındaki topraklarında sözde referandumlar düzenledi. Kremlin, tüm demokratik prosoderürleri adeta çiğneyerek  bir hafta içinde makineli tüfekler eşliğinde tiyatro oylama yaptı. Hiçbir medeni ülke, bu sözde referendum saçmalığının sonuçlarını tanımıyor, ancak bu Rusya’yı durdurmuyor: Lavrov, nükleer de dahil olmak üzere Rus askeri doktrinlerinin yeni bölgelere genişletileceğini duyurdu. Putin’in yalanları raydan çıktı ve Rusya’yı giderek daha belirgin hale gelen bir senaryoya yaklaştırıyor: derin bir kriz ve onlarca bağımsız devlete bölünme.

Rusya, Avrupa’nın en büyük ülkesi olan Ukrayna’nın topraklarının neredeyse %15’ini kendi topraklarına “dahil etmekle” durmadı. Bu tür eylemler, AB tarafından sekizinci yaptırım paketinin açıklanma sürecinin hızlanmasına neden oldu. Putin ise, Avrupa’nın en büyüğü olan Zaporijya Nükleer Santrali’nin Rusya’ya devredilmesine ilişkin bir kararname imzaladı. Rusya, cezasız kalmayı umarak kendisini bir soyguncu ve yağmacı olarak gösteriyor. Ama günümüz dünyasında bu mümkün mü? Cevap her birimize bağlı.

Yevhen MAHDA

Yalan: Ukrayna’daki “askeri hedeflere” yönelik saldırılar “Kerç Köprüsü’ne yönelik saldırıya” bir yanıttı

Yalan: ABD, Avrupa’da bir enerji krizi planladı – RAND Corporation’nın raporu

Daha fazla içerik için  StopFake web sitesini ve Twitter, Instagram sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.