Ukrayna’nın kültürel ve tarihi mirasını yok eden Rusya’dır. UNESCO uzmanları ve Ukrayna’nın uluslararası ortakları, Rusya’nın Ukrayna’daki 160 kültürel alana ve 2.100 eğitim kurumuna yönelik saldırılarını belgelemiştir.

Rusya, Ukrayna’daki sivil hedeflere yönelik kasıtlı füze saldırılarını inkâr etme taktiğini sürdürüyor. Bu kez Rus politikacılar işgalci ordunun Ukrayna’daki kültürel alanların tahrip edilmesine karışmadığını iddia ettiler ve tahmin edilebileceği üzere Ukrayna’daki tarihi bina ve yapıların tahrip edilmesinden Ukrayna’yı sorumlu tuttular. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin Ukrayna’ya ait kültürel miras alanlarını “kasıtlı olarak hedef aldığı” iddia ediliyor. Ukrayna’nın tarihi mirasının sadece “Batı silahları” ile yok edildiği vurgulanıyor.

Rus medyası, Kremlin’den bir başka sözde diplomatın, “Şimdi Batı tarafından sağlanan silahlarla sivil ve kültürel alanların yıkımı devam ediyor. Bu çerçevede, ABD ve NATO müttefiklerinin milyonlarca dolar değerindeki kültürel mirasın korunmasına yardımcı olduklarına dair açıklamaları, milyarlarca dolarlık silah tedariği karşısında en azından ikiyüzlü bir yaklaşım gibi görünüyor” sözlerini aktarıyor.

Fotoğraf — gazeta.ru

Rusya’nın Ukrayna’daki kültürel miras alanlarının tahrip edilmesine karışmadığı yönündeki iddiaları dezenformasyondan ibarettir. Rusya’nın anlatısı sadece Ukrayna tarafından toplanan resmi verilerle değil, aynı zamanda Ukrayna’nın uluslararası ortakları tarafından da yalanlanmaktadır. 18 Temmuz itibariyle UNESCO uzmanları Rusya’nın Ukrayna’da 163 kültürel alana zarar verdiğini belgeledi: 72 dini alan, 12 müze, 32 tarihi bina, 24 kültürel etkinlik amaçlı bina, 17 anıt ve 7 kütüphane. UNESCO’ya göre Rus ordusu tarafından tahrip edilen kültürel miras alanlarının dörtte üçü üç bölgede bulunuyor: Donetsk, Harkiv ve Kyiv. Sunulan veriler UNESCO uzmanları tarafından doğrulanmış ve onaylanmıştır.

Aynı zamanda, Ukrayna tarafı doğrulama için UNESCO’ya ek veriler sunmuştur. Rusya’nın Ukrayna’da gerçekleştirdiği tahribata ilişkin yeni rakamlar 15 Temmuz’da BM Güvenlik Konseyi Arria toplantısında “Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığının bir sonucu olarak kültürel mirasın tahrip edilmesi” başlıklı oturumda Ukrayna Kültür Bakan Yardımcısı Katerına Çuyeva tarafından sunuldu. Ukrayna verilerine göre, 15 Temmuz itibariyle Rusya, Ukrayna’da 300’den fazla kültürel yapıyı tahrip etmiştir:

  • 136’sı Hıristiyan, 4’ü İslam ve 6’sı Yahudi cemaatlerine ait olmak üzere 147 ibadet yeri bulunmaktadır;
  •  19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında yaşamış tarihi şahsiyetler ve olaylar uğruna yapılmış 46 anıt;
  • 33 müze ve doğa koruma alanı;
  • 59 kültür evi, tiyatro ve sinema;
  • 40 kütüphane.

Ukrayna’nın 27 idari bölge biriminden 15’inde Rus topçu ateşi ve roket bombardımanının yol açtığı tahribat kaydedildi. BM Güvenlik Konseyi Arria toplantısında Ukraynalı temsilciler, Rus işgalcilerin Ukrayna’nın doğusundaki Luhansk ve Donetsk bölgelerinden batıda Polonya sınırına yakın Lviv bölgesine kadar ülkenin dört bir yanında Ukrayna kültürünü yok ettiğini vurguladı. Ukrayna’nın kültürel alanları sadece Rus işgalciler tarafından tahrip edilmekle kalmıyor, aynı zamanda Ukrayna’nın geçici olarak işgal edilen topraklarında Ruslar tarafından toplu yağmalamaya da maruz kalıyor.

Ukrayna’nın BM Daimi Temsilcisi Serhiy Kıslıtsya ise konuşmasında günümüz Rusya’sı ile İkinci Dünya Savaşı sırasında kültürel varlık hırsızlığı ve kültüre karşı diğer suçları işleyen Nazi Almanya’sı arasında paralellikler kurdu ve Nürnberg Duruşmalarına da değindi.

Rusya’nın Ukrayna’nın kültürel mirasını tahrip etmesine ilişkin Arria formatındaki BM Güvenlik Konseyi toplantısı 38 BM üyesi ülke tarafından desteklendi. Toplantı sırasında üye devletler Ukrayna ile dayanışma içinde olduklarını ifade ettiler ve Rusya’ya Ukrayna’nın kültürel mirasını yok etme uygulamasına son vermesi çağrısında bulundular. ABD’nin BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) nezdindeki Büyükelçisi Lisa Carty, Rusya’nın tarihi yeniden yazmak ve Ukrayna kimliğini yok etmek için Ukrayna’ya karşı saldırgan bir savaş yürüttüğünü söyledi. Ayrıca Carty, bu politikanın Rusya’nın Donbas ve Kırım’ın işgal altındaki bölgelerinde tarihi eserleri kaldırmaya, mezarları yıkmaya ve kilise ve diğer ibadethaneleri kapatmaya başladığı 2014 yılından bu yana Rus yönetimi tarafından sürdürüldüğünü vurguladı.

Ukrayna’nın diğer uluslararası ortakları da Ukrayna’ya ait kültürel tesislerin Rus birlikleri tarafından tahrip edildiğini doğruladı. İtalya’nın BM Büyükelçisi, yaptığı açıklamada, küresel toplumun Ukrayna’daki Rus saldırganlığının boyutları karşısında şok olduğunu ve İtalya’nın da Ruslar tarafından tahrip edilen kültürel tesislerin onarılması için Ukrayna’ya yardım etme niyetinde olduğunu söyledi: “İtalya, Mariupol’deki Drama Tiyatrosu gibi tahrip edilen anıt ve tesislerin onarılması için Ukrayna’ya yardım etmek üzere her türlü çabayı gösterecektir.”

Almanya’nın BM Büyükelçisi Michael Geisler, Rusya’nın Ukrayna kültürüne yönelik saldırganlığı üzerine konuşma yaparken “Rusya’nın Ukrayna devletini, kültürünü ve tarihini silmek için kasıtlı bir strateji izlediğini” vurguladı ve Rusya’nın Babi Yar (Babın Yar) Holokost anıtına yönelik saldırısını hatırlattı.

Arnavutluk’un BM Büyükelçisi Ferit Hodge, Rusya’nın Ukrayna’da kültürel objeler de dahil olmak üzere sivillerin feci şekilde yok edilmesine karışmadığı konusunda kasıtlı olarak yalan söylediğini belirtti. Büyükelçi ayrıca işgalcilerin Ukrayna’da kültürel alanların yanı sıra 2,000’den fazla eğitim kurumunu da tahrip ettiğini hatırlattı: “Rus propagandası bunun Ukrayna’yı ‘nazilerden arındırmak’ için bir savaş olduğunu iddia ediyor, ancak bunun 40 milyon insanın ‘Ukraynasızlaştırma’ girişimi olduğu ortaya çıkıyor. Bu bir kültürel yıkım eylemidir,” diye vurguladı.

Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı geniş çaplı olarak işgal etmesinin ardından Ukraynalı uzmanlar UNESCO uzmanlarıyla birlikte Ukrayna’nın kültürel alanlarını Rus bombardımanından korumak ve barındırmak için acil bir operasyon başlattı. Rus savaşı sırasında, bir dizi kültürel anıt ayırt edici bir mavi kalkan amblemi ile işaretlenmiştir. UNESCO uzmanları, bu sembolün, alanın 1954 Lahey Sözleşmesi kapsamında korunduğunu ve Rusya tarafından böyle bir alana yapılacak herhangi bir tecavüzün uluslararası hukukun ihlali olarak kabul edileceğini ve savaş suçu olarak yorumlanabileceğini göstermektedir,” diye vurguladı.