Kaynak: Ukrayna Stratejik İletişim ve Bilgi Güvenliği Merkezi

 Rus yöneticilerin sembolizm sevgisi uzun zamandır bilinmektedir. Önemli tarihler yaklaştıkça tempo artırırlar ve özel gün gelince “başarılarını” raporlarlar.  Bunu yaparken temel çalışma prensipleri bir şeyi zafer olarak adlandırırsan, o şey zafer olur”dur.

Tamda bu yüzden, 9 Mayıs’ta herkes Putin’den büyük bir zafer duyurusu bekliyordu. Ancak Rus liderin konuşması yeni birşey içermediği gibi, mevcut konjoktürde pek fazla etki ve sonuç doğurmadı.

Ukrayna Stratejik İletişim Merkezi, Putin’in Ukrayna ile savaşın arifesinde dile getirdiği hedeflere ulaşıp ulaşamadığını analiz etti.

Rus-Ukrayna savaşının yeni aşamasında doğan en popüler memlerden biri şu ifadeydi: “Rusya tarih ders kitabımızı beğenmiyor mu? Yeni ders kitabımızı daha da fazla beğenmeyecek”.

Görünüşe göre Putin’in geniş çaplı işgali beklenenin tam tersi etki yarattı.

NATO genişlemesi

Geçtiğimiz yıl, Moskova NATO konusunda çok fazla endişelenmeye başladı. Kremlin, “saldırgan blok”un yüzyılın son çeyreğinde Rusya’nın sınırlarına çok yaklaştığını “anladı”. Genel olarak Putin’e göre Brüksel’in her genişleme öncesi Rusya’dan izin istemesi gerekirdi. Ama bu yapılmadı.

Ukrayna’da savaş başlatmadan önce, Aralık ayında, Rusya Dışişleri Bakanlığı NATO ve ABD’ye “ültimatomlar koyduğu” anlaşma taslağını açıkladı.  Putin, NATO’dan güvenlik garantileri istiyordu. Belgede NATO’nun genişlemeyeceğine dair garanti vermesi, hatta 1997 sonrasında ittifaka üye olan devletlerin üyelikten çıkarılması isteniyor, 1997 öncesi konjonktüre geri dönülmesi talep ediliyordu.

Tarih Rusya’nın, Ukrayna’nın AB ile Ortaklık Anlaşması imzalamasını engellemeye çalıştığı 2013teki gibi tekerrür ediyor.  Euromaydan, Kırım’ın işgali ve Donbas’taki hibrit savaş, Avrupa Birliği ile bir serbest ticaret bölgesi oluşturma sürecini yalnızca hızlandırmıştı.

Peki 24 Şubattan sonra ne elde ettiler? Bugüne kadar tarafsızlığını koruyan Finlandiya ve İsveç NATO üyeliğine doğru koşar adımlarla ilerliyor. Finlandiya üye olursa Rus-NATO ortak sınırı 1.000 km’den fazla genişlemiş olacak.

Rusyanın topyekûn işgali, Ukrayna’nın Avrupa ile olan entegrasyonuna yeni bir ivme kazandırdı.  Öyleki, süreç hızlandırıldı ve 9 Mayıs’ta Ukrayna, AB’ye katılım anketinin ikinci bölümünü tamamladı.

“Demilitarizasyon”

Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı “özel operasyonun” en önemli hedeflerinden biri “Ukrayna’yı silahsızlandırmaktı”. Ancak Batı, Ukrayna’yı saldırganla yalnız bırakmadı ve ona en yeni silahların örneklerini vermeye başladı.

Sonuç olarak, dünyanın dört bir yanından edinilen benzersiz deneyim ve alınan silahlar Ukrayna’yı Avrupa kıtasındaki en büyük askeri güç haline getirebilir yada getirdi bile. Ve ABD Kongresi tarafından onaylanan Lend-Lease programı Ukrayna’nın savunma yeteneklerini önemli ölçüde güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda Rusların hep atıf yaptığı İkinci Dünya Savaşı   sisteminde “kimin kim” olduğuna da açıkça vurgu yapacak.

Moskova, Ukrayna’nın NATO’ya üye olmamasını istiyordu. Ancak oluşan konjonktüre göre, Ukrayna yakında NATO askeri standartlarına ulaşacak ve o kadar güçlü olacak ki, Rusların korktuğu Amerikan askeri üslerine bile ihtiyaç duymayacak.

Günümüze dönecek olursak ise Rusya her şeyden önce kendi kendini silahsızlandırıyor.

Kutuplar…

Moskova, ABD egemenliği döneminin sonu ve kendisinin başrollerden biri olduğu yeni çok kutuplu dünya hakkında konuşmayı çok severdi. Bu hedefine ulaşmak için uluslararası arenada konumunu güçlendirmek yerine, Ukrayna’yı topyekûn işgal etmeye girişti. Bu da benzeri görülmemiş bir uluslararası izolasyona yol açtı. Yaptırımlar her geçen gün artıyor ve Rusya temerrütün eşiğine geliyor.

Rusya’nın otoritesi, kendisini eşsiz gördüğü alanlarda keskin bir şekilde düştü. Ukrayna’nın çok kısa sürede yenileceğini öngören ve direnme kabiliyetini “saatlerle” ölçen uzmanlar, Rus ordusunun zayıflığı karşısında şok oldular. Çaresiz ve demoralize olan Rus askerlerini, Ukrayna Kuvvetleri kadar ordularındaki zayıf lojistik ve kötü sağlık sistemi de “öldürdü” 

Rus generaller sahada sergiledikleri “üstün başarılar” ile Rusya savunma sanayisinin yıllardır oluşturduğu “itibarı” yerle bir ettiler. Rusya’nın en büyük müşterilerinden olan Hindistan, İran, Azerbaycan, Cezayir gibi ülkeler Ruslar ile yaptıkları sözleşmeleri gözden geçirmeye başladılar. Görünüşe göre, bu ülkeler Ukrayna savaşında kendini kanıtlamış silah modelleriyle artık daha fazla ilgileniyorlar.

“Soykırım” ve soykırım

Rus askerleri, Ukrayna’ya “Donbass halkını soykırımından kurtarma” sloganıyla geldi. Dünyada daha önce hiç kimse bu söylemi dikkate almamıştı. Ancak gelinen noktada Rusların Ukrayna’da gerçekleştirdiği soykırımın detayları uluslararası mahkemeler tarafından incelenecek ve Nazilerden arındırılması gerekenin Ukrayna değil Rusya olduğu açıkça ortaya çıktı.

“Darbe”

Kremlin, meşru Ukrayna hükümetini inatla “Kyiv rejimi” olarak adlandırıyor ve 2014teki sözde “darbeden” bahsetmekten asla bıkmıyor. 2014ten beri Ukrayna’da dört demokratik seçim gerçekleşti. Rusya’da ise iktidar demokratik olarak hiçbir zaman değişmedi.

Şimdi muhtemelen çoğu kişi, Şubat ayında Putin ve yandaşlarının açıkça Başkan Zelenskiy’i devirme çağrısında bulunduğunu ve onun yerine geçecek kukla hükümet hazırladığını hatırlamıyordur bile. Çünkü Kremlin bu konuda da tam tersi tepki ile karşılaştı ve Rusya’nın büyük işgali Ukrayna toplumunu daha da konsolide etti. Savaştan önce hükümeti sert bir dille eleştiren siyasi muhalefet, varoluşsal bir tehdit karşısında cumhurbaşkanına tam destek verdiklerini açıkladı.

Tüm dünyada Zelenskiy’nin Ukrayna direnişinin lideri olarak kült imajı şekillenmeye başladı. Haksız yere savaş başlatan ve soykırım yapan Putin rejiminin mevcut uluslararası imajından bahsetmemize gerek bile yok.  

Ukrayna toplumu sadece hükümetini desteklemekle kalmadı, aynı zamanda kendi içinde kenetlendi ve güçlendi.  İşgal ettikleri güney ve doğu bölgelerinde yaşayan “Rusça konuşan nüfustan” etkili bir yönetim kurmayı bırak, propaganda için sahte görüntü bile oluşturamadılar. Yeni “halk cumhuriyetlerini” kuracak insan bulamayınca daha önce ilan ettikleri sözde referandumu ertelenmek zorunda kaldılar.

“Radikal azalma”

Rusya’nın üstün “askeri başarılarından” yukarıda bahsetmiştik. İki aydan fazla süre geçmesine rağmen Rus birlikleri Kyiv’i veya Kherson dışında herhangi bir şehir merkezini ele geçiremedi. Kyiv, Chernihiv ve Sumı bölgelerinde, mağlup olan Ruslar, bu bölgelerdeki “askeri faaliyetlerin radikal azalması” kisvesi altında Ukrayna birliklerinden kaçmak zorunda kaldı.

Bu arada, Rus Silahlı Kuvvetlerinin 2 ay gibi kısa bir sürede yaşadığı personel kaybı, yıllarca süren Çeçen ve Afgan savaşlarının rakamlarını aştı. Rusya bu savaşta sadece insan ve teçhizat kaybetmekle kalmıyor, Karadeniz Filosunun amiral gemisi füze kruvazörü Moskova gibi sembolleri de kaybediyor.

“Her şey plana göre ilerliyor”

İşgalin ana hedefinin (Ukrayna’daki iktidar değişikliği) başarısız olacağı netleşince, Ruslar zafer olarak adlandırabilecekleri daha ulaşılabilir hedefler aramaya başladı. Sonuçta ne olursa olsun, “operasyon plana göre ilerliyor” diye biliyoruz.

Stratejik durumdaki ve söylemlerdeki değişikliklerden gözlemleyebildiğimiz bu yeni hedefler arasında, Ukrayna kuvvetlerinin doğuda kuşatılması ve Transdinyester’e giden kara koridorunun oluşturulması gibi iddialı şeylerin yanında, Luhanks ve Donetsk bölgelerinin Ukrayna kontrolünde bulunan kısımlarının ele geçirilmesi ve Mariupol’un nihai olarak alınması gibi nispeten daha küçük gayeler de var.

Mart ayının sonlarına doğru, “özel harekatın” başarılı bir şekilde tamamlanmış olacağı tarih tahminleri yürütülmeye başlandı. Elbette 9 Mayıs Zafer Bayramı gündeme geldi. Minyatürde bile olsa, Stalin’in hayaleti, Kremlin’in şu anki efendisine huzur vermiyor.

9 Mayıs geldi geçti ama zafer elde edilemedi. Kharkiv, Kramatorsk ve Severodonetsk bölgelerinde Ukrayna hakimiyeti daha da güçlendi. Rus propagandacılar tarafından birçok kez öldürülen ve gömülen Mariupol garnizonu hayatta ve hatta basın toplantısı bile düzenliyor.  

Rus propagandasının ana icadı, Sovyet bayraklı yaşlı kadın imajı da başarısız oldu. Duvarlara resmi çizilen, heykelleri yapılarak “ölümsüzleştirilen” kadın “yeniden canlandı” ve sözde “kurtarıcılara” karşı tutumunu açıkça ifade etti.  

Ukrayna’da maceraya atılan Putin, Rusya’yı ekonomik, sosyal ve askeri bir felaketin eşiğine getirdi. Kremlin 2014 baharının tekrarlanmasını ve yeni bir “Kırım konsensüsü” umuyordu, fakat bu sefer evdeki hesap çarşıya uymadı.

“İmajını koruyarak” veya minimum kayıpla düştükleri durumdan çıkış yolu kalmadı. Gelinen noktada, ya Ukrayna’dan utanç verici bir şekilde çekilecekler (kaçacaklar), ya da savaş Rusya Federasyonu’nun tamamen dağılmasına kadar sürecek.

Moskova’daki bu yılki zafer geçit töreninin atmosferinin bu kadar kasvetli olmasının nedeni budur. Putin’in jestleri, yüz ifadesi ve davranışları içinde bulunduğu kafa karışıklığını yansıtırken, dile getirdiği tezler ise umutsuzluğunu gösterdi. Diktatör, yüksek bir kürsüden Ukrayna’da savaşan birliklerini merakla izledi. Belki de bu askerlerin kendisini Banderalarla çevrili Führerbunker’de koruyup korumayacağını merak ediyordu.

Kaynak: Ukrayna Stratejik İletişim ve Bilgi Güvenliği Merkezi